.

Sabri EROL. Blogger tarafından desteklenmektedir.

30.7.10

Etiketler :

HAYATINIZ SEÇTİĞİNİZ KADINDIR

HAYATINIZ SEÇTİĞİNİZ KADINDIR


Harun Reşit savaşta esir aldığı düşman Generale :


-Hayatını bağışlarım ama bir şartım var , der.
'Kadınlar hayatta en çok ne ister?' budur bilmek istediğim.......


Bu sorunun yanıtını getir kurtar kelleni der.


General sorar soruşturur bu çetin sorunun yanıtını aramaya başlar ve Kafdağındaki bir cadının bunu bildiğini öğrenir....


Günlerce gecelerce at koşturur, cadıyı bulur ve sorar:


-Kadınlar hayatta en çok ne ister?


Korkunç cadı yanıt için öyle bir şart ileri sürer ki yenilir yutulur cinsten değil.....


-Evlen benimle!!!!.....
O zaman öğrenirsin ancak istediğini...



Bu ölümcül teklifi kabul eder General ve doğru yanıtı alır almaz koşar Harun Reşit'e ve :


-Kadınlar en çok kendi özgür iradeleriyle hareket etmek ister!.


Harun Reşit Generalin hayatını bağışlar ancak cadıya da evlenmek için söz vermiştir.
Neyse evlenirler. İlk gece General bir bakar ki , o korkunç cadı dünyalar güzeli bir afete dönüşmüş karanlık odada.....


Konuşur cadı :


- Benim kaderim böyle....


Günün sadece yarısı güzel olabilirim , diğer yarısı çirkinim der.


Ne dersin? Geceleri seninleyken mi güzel olayım , yoksa gündüzleri dışardayken mi?.....


General düşünür ve :
sen bilirsin kararı kendin ver der.


İşte o an korkunç cadı sonsuzadek güzel bir kadın olarak kalır....


Peki bu öyküden çıkarılacak 3 ders nedir???


1.Kadınlar en çok kendi özgür iradeleriyle hareket etmek isterler.
2.Özgür iradesiyle hareket eden bir kadın her zaman güzeldir.
3.İster güzel olsun, ister çirkin olsun her kadın aslında bir cadıdır. :)


Hayatınız seçtiğiniz kadındır.......


Zevkli bir kadına rastlarsanız zevkiniz, bilgili bir kadına rastlarsanız bilginiz , zeki bir kadına rastlarsanız zekanız gelişir.


 Hayat kat kattır.


Babil'in Asma Bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir ve bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür.


 


Ve bugün durduğunuz teras , seyrettiğiniz manzara ,


gördüğünüz hayat yanınızdaki kadının terası ,


manzarası ve hayatıdır.....


 


Hayatınız seçtiğiniz kadındır...... 

Etiketler :

Beyaz Ayı







Beyaz Ayı

8-9 yaşlarında bir çocuk var, bu çocuğun en sevdiği şey yatak odasındaki dolaba girip oyuncak beyaz ayısı ile oynamak.
Yalnız bu duruma annesi çok kızıyormuş çünkü kocası yokken sevgilisini eve getiriyormuş.
Yine bir gün annesi sevgilisi ile dışarıda iş üzerindeyken çocuk  dolapta beyaz ayısı ile oynuyormuş... Bu sırada kadının kocası gelmiş kapı çalınmış, kadın panik ile adamı dolaba sokmuş.. Bu sefer kocasıyla dışarda sevişmeye başlamışlar.
Bu sırada içerde çocuk ve adam karşı karşıya oturuyorlar.. bi süre sonra;
- Amca
- Efendim
- Benim bi beyaz ayım var..
- Eee
- Sen onu alıcaksın
- Cocuğum ben koca adamım ne yapayım ayıyı
- Yok yok alıcaksın..
- Almicam ulan
- Alıcaksın, yoksa çıkar babama söylerim
- Peki peki sus... ne kadar
- 50''
- Hadi lan.. ben 50 dolar vermem ona
- Peki bende çıkar babama söylerim...
- Peki peki... al şunu..
aradan bi süre geçmiş;
- Amca
- Ne var
- Ayımı geri ver''..
- Hadi lan ben ona 50 dolar saydım..
- Vericeksin, yoksa çıkar babama söylerim..
- Peki lan velet al şunu sus..
biraz sonra;
- Amca
- Ne var
- Benim beyaz ayı varya...
- Eee
- Sen onu geri alıcaksın 100 dolara
- Hmmppf''
Bu böyle sabaha kadar devam etmiş.. çocuk adamın cebindeki tüm parayı almış. Ertesi gün gitmiş... Paralarla kendisine bir bisiklet almış..
Eve dönmüş annesi bisikleti görmüş;
- Bunu nerden buldun? demiş.
O da;
- yerde para buldum onunla aldım. demiş..
Annesi;
- Olmaz çocuğum sen günah işlemişsin, git bisikleti geri ver,
parayı geri al''.. Sonra o parayı kiliseye bağışla.. Gitmişkende
parayı nasıl bulduğunu anlat ve günah çıkar demiş...
Çocuk istemeye istemeye gitmiş, bisikleti geri vermiş, parayı almış..
Sonra parayı kiliseye bağışlamış ve günah çıkarma odasına girmiş...
Rahip kabinin diğer tarafından seslenmiş;
- Buyur çocuğum
- Rahip amca benim bi beyaz ayım var
Rahipten gelen cevap;
- S..tirrrrr gitt laaaaaaaaaaaaaaaaaaaaan..!!
Etiketler :

İçimizdeki Tehlike

İçimizdeki Tehlike

Prens Charles'in Türkiye ziyaretini herkes başka bir açıdan değerlendirdi. Kimi için cami ziyaretleri, kimi için Mevlana hayranlığı, benim için ise ayrılırken uçağına doldurduğu kasalar dolusu sebze  önemliydi.

Koca Prens Türkiye'nin domatesine muhtaç değildi herhalde.  Öyleyse bir anlamı olmalıydı bu kasaların. Evet, Prens yanılmıyorsam Kaz Dağı'nda kendisi için yetiştirilen organik  sebzeleri ülkesine götürüyordu.  Meğer o civarda yaşayan birkaç aile sürekli kraliyet ailesinin sebzesini yetiştiriyormuş ve kraliyet ailesi sadece bu sebzeleri kullanıyormuş. 

Meclis Başkanı Köksal Toptan'ın Kuzey Kıbrıs ziyaretinde Cumhurbaşkanı Talat ile aralarında şöyle bir konuşma geçtiğini hatırlıyorum;

Cumhurbaşkanı Talat, Toptan'a bir yemek sırasında 'Türkiye'de en son  yediğim domateslerin tadı hala damağımda' demişti. Bu konuşma üzerine  Toptan, Talat'a 'En kısa zamanda size hormonsuz Anavatan domatesleri  göndereceğim' sözü vermişti.Meclis Başkanı Toptan kendisinden sonra Kıbrıs'a giden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e hormonsuz domatesleri emanet ediyor, Cumhurbaşkanı Gül de Toptan'ın bu masum ricasını yerine getiriyordu. Meclis Başkanı Toptan'ın Ankara'da ancak bir hafta araştırma sonucunda hormonsuz domates bulabildiğini de okumuştum o dönemde. Nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzun farkında mısınız?

Gelelim işin teknik meselesine.

Tarım ve Köy işleri Bakanlığı'nda  115 bin kişi çalışıyor. 70 tane üniversitemiz, 30 tane ziraat fakültemiz, 50 tane tarım araştırma enstitümüz, 10 bin işsiz ziraat mühendisimiz var. Buna rağmen Türkiye tohumda tamamen dışa bağımlı. Tek kelimeyle tohumun patronu ise İsrail. Domuz geni yerleştirilmiş domates, AIDS mikrobu bulaştırılmış kavun
haberleri biraz spekülatör olabilir ama İsrail tohumu olayının kesinlikle  öbür madalyon tarafı da var.İsrailli araştırmacıların, genleriyle oynayarak, gül ile limon kokulu domates yetiştirdiğini Şalom Gazetesi'nin internet sayfasından okumuştum. İstediğiniz şekle sahip domatesleri bile bulabilirsiniz; çekirdeksiz, kalp şeklinde, salatalık şeklinde, dilimli...

Yani genlerle oynama meselesi yüzde yüz doğru.

Gelelim başka doğrulara.
Bu tohumların bir ekimlik olduğunu bilmeyen yok.  Yani İsrail'den bir defa tohum almakla kurtulamıyorsunuz. Bir gram tohumun fiyatı her dönemde bir gram altına denk oldu.

Üstelik İsrail tohumunu toprağa bir ektin mi artık isteseniz de yerli tohuma dönemiyorsunuz. Genetik tohum o toprağ a da zarar veriyor. Artık hep bu genetik tohumu kullanmak zorundasınız. 50-70 yıl sonra ise toprak kanserojen maddelerle dolduğu için artık tamamen kullanılmaz hale geliyor. Buna en güzel örnek
Türkiye'nin patates deposu olan Niğde ve Nevşehir bölgelerinde yetiştirilen patateslerde kanserojen maddeye rastlandığı için artık patates ekimine izin verilmemesidir.

Yani İsrail tohumu tek başına satmıyor. Tohum alana hastalığı bedava...

 Tohumların içine hastalık yerleştiren İsrail bu sayede zirai ilaç satımını da garanti altına almış oluyor.  Bütün bu acı tabloya rağmen Türkiye'de yabancıların menfaatine çalışan bir patent sistemi işletiliyor.  Ne korkunç.  Köylü kendi bahçesinde tohum bırakamayacak. Yoksa uluslararası mahkemede yargılanacak! Şu anda dünyada İsrail tohumu kullanma yasası çıkartan ilk ülke işgal altındaki Irak'tır.  İkincisi de biz olacağız.

EY VATANDAŞ AKLINI BAŞINA DEVŞİR !!! SOR SORUŞTUR, BOŞ DURMA
Etiketler :

namaz

Neden namaz kilmiyorsun???


namaz kilmamak icin bir sebebin mi var yoksa?
ne olabilir ki namazdan onemli olan sebep???

dur ben tahmin edeyim:
namaz kilacak vaktin yok degil mi? yada namazdan daha önemli bir işin yada Allaha kullugu unuttugumuzdan..........
 
sence hangisi.......

ama onlarin da yoktu...

ya bedir savasina ne demeli:

savas hic durulmuyordu aksine gittikce kizginlasiyordu, bu arada ikindi vakti cikmak uzereydi, ama kilacak zamanda yoktu karsinda en az on katin dusman vardi.
kenara cekilipte namaza duramazdin, yada namazi kilmiyacaksin di mi bence en kolayi bu...

ya onlar ne yapti Peygamberimiz 300 kisilik ordusunu ikiye ayirdi yarisi geriye cekildi diger yarisi daha ileri atildi ve daha bir kuvvetle savasti,
ve geriye cekilenler Peygamberimizin imamliginda namazi kildilar;bitince de digerleri ile yerdegistirip onlar savasmaya basladi digerleri geri cekilip  namazi eda ettiler...

sence onlarin zamani varmiydi?
 
ya da bunlarin... zamanı varmı

 
 



yok degil mi?
 

yerinizmi yok...........?????
 
sence onlarin yeri var mi?
 

 

 


buda tutmadi baska yokmu bahanen?
 
yada yolculuk yapiyosundur degil mi, kilacak yer yok ki olsa kilardin...

peki onlarin var mi?

 


 
 
yada insanlar ne der diye aklınamı geldi
 
 peki ya buna ne derlerdi........
 

 

utanılacak bir şey değilmi.........
 
cok aşırı yogunsun değilmi  evde toptan kılarsın hepsini nede olsa kazaya bırakırız öyle kolaylık var...
 
 
Bir vakit namazi terkedene seksen sene azâb olunacaktir, seklinde hüküm yer almistir     buna dayanabilecekmisin
 
peki ya hiç kılmayan
 
 
 
Allah (cc) buyuruyor ki:
'Kitablarını sağlarından alanlar cennettedirler. Mücrimler hakkında sorarlar: 'Sizi cehennem çukuruna ne sürükledi?' Mücrimler diyecekler ki: 'Biz (dünyada) namaz kılanlardan değildik. Yoksullara yedirmiyorduk. Batıla dalanlarla birlikte dalıyorduk. Kıyamet gününü de yalanlardık. Ta ki ölüm bize gelene kadar (bu hal üzerindeydik) ' (Müddessir Suresi: 40-47)
 
 
Cabir ibn Abdullah (ra)'den rivayet edilmiştir. Nebi (sav) buyurmuştur ki: 'İman'la küfür arasındaki şey namazı terk etmektir.' (Tirmizi: 2618, Kitabu's-Salat: 887 ve İbni Ebi Şeybe İman: 44 sahih olarak rivayet etmişlerdir.)


bir dusun bakalim bu kadar vakti ne icin harciyosun, dunyalik icin degil mi?

iyi para kazaniyim, rahat yasiyim, param pulum olsun hepsi bunun icin mi?

bir daha dusun sen once kim goturmus bir bez parcasindan baska bir sey, orada rahat etmek icin kim biriktirebilmis veya goturebilmis kazandiklarini?

oraya gittiginde ilk sorulacak soru ne biliyor musun?

yaa o zaman ne cevap vereceksin, vaktim yok diyemezsin, yer bulamadm diyemezsin, isim vardi diyemezsin degil mi?

belki sunu dersin: 'bu kadar cabuk beklemiyordum olumu yoksa kilacaktim ileride namazimi kaza namazida kilacaktim'...ama senin yasin genc daha yaslaninca kilarsin degil mi hem o zaman bol bol vaktinde olacak,
ya yaslanmazsan. ..
 


ya sen namaz kilmadan, senin namazini kilarlarsa...

 
 
ya bu dar ve soguk kabirde ne diyeceksın ben cok yogundum namaz kılamadım sana kul olamadımmı diyeceksın..........................,,
 


 
 
 
ya azab bu kadar cetin olursa ya namazın yoksa..........kafana kazı
 


 

bunlar kadar gencmisin sen,ama bak onlar kiliyor neden?
 


namaza yetismek icin kosan bir cocuga Hz.Omer(r.a) 'sen daha cocuksun bu kadar telas etmene gerek yok sen daha kucuksun namaz sana farz degil'demisti de cocuk cevap vermisti: 'Amca, amca! Bu icin buyugu kucugu olur mu? Daha dun mahallemizde bir cocuk oldu. ustelik benden de kucuktu. olum denen gercegin buyuk kucuk ayirdigi yok. En iyisi her yasta buna hazir olmali.
 

 
Hem bu yasta Namaza alsimazsam, buyuyunce kilmak zor gelebilir.'

sen hala gencim de...?

 

aaa olmadi hastasin degil mi onun icin kilamiyorsun, ozur dilerim...

ama iyilesmen icin namaz kilman gerektigini biliyor musun? oyle dememis mi Peygamberimiz 'namazda sifa var' kalk bir kil bakalm namazin hastaligin kaliyor mu o zaman???

bak oda hasta ustelik kac yasina gelmis...

 


 

 

 


ama ayakta duramiyosun degil mi?

oturarak kil, oturamiyosunda( yatalaksin)

kafanla kil o zaman, yoksa tamamen felc mi gecirdin (simdi yirttin galiba) zannetme ki yirttin o zaman da gozlerin kil bak bu kadar kolaylik var, eminim baska bahanelerinde vardir...degil mi?

yaaa bos ver hem sen niye namaz kilacaksin onemli olan kalp degil mi? senin kalbin temiz kilsan ne olacak ki?

O 'Guzeller Guzeli'(s.a.v)nin kalbi kapkara miydi, pislik icinde miydi de, ayakalarinin alti sisinceye kadar namaz kilardi?

eee gordun mu kalbin Efendimizin kalbinden de mi temiz acaba???

degil, degil mi?

 

bu da olmadi var mi baska bahanen kalmadi mi yoksa uyduracak bir seyler?

bahanelerini dinleme(me)k isterim veya dur bunlarida ben tahmin ediyim...

sabah namazina uyanamiyorsun, sabahin korunde kim kalkacak ki uykunu mahvedeceksin degil mi?

ya aşık oldugun kız yada erkek
senınle sabah 5 de buluşalım deseydi sen ne yapardın saatini kurar erkenden yatartın hatta uyanamam diye uyumazdın o gece peki seni cagıran senın rabbin...
ya boşver  değilmi????

ya boyle bir ilan gorsen ne yapardin acaba?

 


ama gitmezdin degil mi degmez onun icin felan uykunu bozmana, sen mi gitmeyeceksin yalan bari soyleme ilk sen olmak icin geceyi orda gecirirdin...

yemegini yemeden ogleyi gecirmiyorsun belkide zevkini cikara cikara
 1 saatte yiyosun yemegi degil mi, yemek daha onemli degil mi???

ya ikindi ne olacak??

dur simdi zaten yoruldun butun gun birde bu arada namaz olurmu????

ya aksam namazi???

oooo sende yaaa daha eve gidilecek, yemek yenilecek, zaten aksam vaktide kisa yetisemiyorsun degil mi?

yatsi namazini hic sorma degil mi?


o saatte namaz mi kilinir yemek yedik güzelce tıka basa doldum kanepeye uzanıp film izleme vakti

 

bunlara bulabılıyorsun değilmi vakit aman sende cok oldun dur bi dizi izleyecegiz 1 saat şurda????

1 :OLU iSEN

2: DELi iSEN

3: BEBEK iSEN

4: HAYVAN iSEN

5: iNKARCI(KAFiR) iSEN

ama yok, nasil olur sen olu veya deli degilsin, ustelik kocaman adamsin ve insansin, Allah  korusun kafirde degilsin. demek ki namazdan kurtulamazsin. .........

hem bak dogada hersey ona secde ediyor sen daha ne duruyorsun

 
(mihraba vuran isik namaz kilan insan figurunu andiriyor!)


 

 


biliyorum sen onlar gibi namaz kilamazsin, onlar gibi olsan zaten bahane uydurmaz, namaz kilmak icin kendine yollar arardin bu zamanda...nasil mi namaz kilacaksin?
 
 

 

 
böyle değil.....................
 
 

oyle bir namaz kilacaksin ki Mevlana'ca:

 


Namaza tekbirle girmek,'ilahi,biz Senin huzurunda kurban olduk !' demektir. Tekbir getirerek kurban kesildi gibi, tekbirle namaza baslamak da, 'Allah 'im canimiz Sana feda olsun!' anlamindadir.

Namazda kiyama durmak, Allah 'in huzurunda kiyametteki muhasebeyi hatirlatir. Kul, biraz sonraki hakkiyla yerine getiremedigi kullundan ve isledgi gunahlardan dolayi, utancindan ayakta durmaya dermani kalmaz, rukuya egilir.

Basi rukuda iken'Hakk'in suallerine cevap ver' diye ilahi ferman gelir. Kul, rukudan basini mahcup olarak kaldirir. Ayakta duramaz, yuzustu secdeye kapanir.

Tekrar ona,'Secdeden basini kaldir! Yapmis olduklarindan haber ver' diye ferman gelir. O, yine mahcup bir halde basini kaldirsa da, tekrar yuz ustu kapanir.

var misin boyle namaz kilmaya?

veysel karani gibi geceleri gunduzleri namazla gecirmeye var misin?
Oyle guzel bir namaz kilarmis ki mubarek bir geceyi sadece kiyamda, bir gece sadece rukuda, bir gece sadece secdede gecirirmis...
Hz. Ali gibi, savasta yedigi okun acisindan cikaramiyorlar, ancak Hz. Ali namaza durunca cikariyorlar hem de kili bile kipirdamiyor, soranlara da 'biz namaz kilarken can kusumuzu saliveririz' demis, var misin boyle namaz kilmaya?,

Hz.Rabia gibi, gozlerinde yas kalmayincaya kadar namaz da aglamaya var misin?

ve O GuZELLER GuZELi Peygamberimiz, namazi en guzel kilan O kimse onun gibi Kilamazdi, varmisin onun ummeti olarak namaz kilmaya?


hadi ey kalbim durma artik tovbe et ve Yaradanina en guzel hamdini sun, temizle kalbini pislikten, dunyaliktan ve kula yakisir bir seklide MEVLA'ya yaklas...


hadi be ruhum hadi be kalbim uymayin siz o nefsime o hep konusur ve sizi kotuye goturur, siz ondan guclusunuz, siz ona hukmedersiniz hadi kirin onun gucunu

biliyorum yapacaksin sen bunu hadi o zaman bak Bilal-i Habesi ezani okumaya basladi
 
Oyle bir namaz kilacaksin ki ezani okuyan Bilal-i Habesi olacak, namaz kildigin yer Mescid-i Haram(KABE) olacak ve imamin Hz. Muhammet Mustafa olacak ve Hz. ebubekir, Hz. Omer, Hz.Osman, Hz.Ali ve sahabeyle birlikte namaza duracaksin... .

oyle bir namaz kilacaksin ki, sirat koprusunun uzerinde olacaksin asagisi cehennem ve karsisinda YuCELER YuCEsi Allah  TEALA ve meleklerle saf tutarak...

haydi simdi namaz zamani, haydi simdi kurtulus zamani...
önünde bunlar var....her isteğinin gercekleşecegi sonsuz yaşam yurdu cennet var..........

KURTAR KENDiNi...
Etiketler :

MONO SODYUM GLUTAMAT

MSG adında bir yiyecek katkı maddesi var. MONO SODYUM GLUTAMAT Yiyeceklere katıldığında, o yiyeceğin tadının beyin tarafından güzel olarak algılanmasını sağlıyor.
Tatlı, tuzlu, acı fark etmiyor. Hangi yiyeceğe katılırsa lezzetliymiş gibi geliyor. O yüzden gıda üreticilerinin bir çoğu MSG'yi karlı olduğu için kullanıyorlar.
MSG ZARARLI MI ?
Buna okuduktan sonra siz karar verin.
Bu madde Nörotoksin. Sinir hücrelerine zarar veriyor. Merkezi sinir sistemi tahribatı ve buna bağlı olarak ALZHEİMER, PARKİNSON, HUNTİNGTON hastalıkları, SARA  (Epilepsi)
Retinal dejenerasyon (Göz retina tabakası hasarı) Yağ birikimi, doyma mekanizmasında bozukluk, obezite. Büyüme hormonu baskılanması. Pankreas hasarı, insülinde artış, ve buna bağlı diyabet. Böbrek ve karaciğerde ciddi hasarlar. Bu madde hamilelerde plasenta bariyerini geçebiliyor, anne karnındaki bebek de aynı tahribatlara maruz kalıyor.
Özellikle çocuklarımızın hatta büyüklerin de çok severek yediği CİPS'lerde çok kullanılmakta. Hazır köfte harçları, Et suyu tabletleri, Hazır çorbalar, Dondurmalar,
renkli yoğurtlar ve benzeri bir çok üründe var. Şimdi diyeceksiniz ki, Madem bunca zararı var, neden kullanıyorlar?. 
Küreselleşen dünyada, ticaret de küreselleşti. Küresel ticaret devleri insaf, merhamet gibi duygularla asla çalışmaz. Onların amacı çok kar etmek, çok daha büyümektir.
Bu mamuller, al benisi olan renklerde ve janjanlı ambalajlarda sunulur. Televizyon, gazete ve duvar reklamlarında onlara sıkça rastlarsınız. Sadece maddesel tadıyla değil, görsel yollar ile de beyinlerimize kazınır adeta. Basit bir hesap yaparsak, ucuz zannedilen bu ürünleri çok pahalıya tükettiğimizi görürüz. Mesela Cips. Semt pazarlarında 3 kg. patatesi 1 ytl.ye alabilirsiniz. Oysa ki 50 gram CİPS 1 liradır. Yani 1 kg. Cipsi, 20 ytl.den tükettiğimizin farkında bile değiliz. Olumsuz etkileri de cabası. Ya bu mamulleri üretenler !....
Kendi ürettiklerini asla yemezler, içmezler. Onların gıdaları organik ve doğaldır. Son zamanlarda organik tarım yapan çok güçlü özel şirketler türedi, burada itina ile yetiştirilen ürünleri semt pazarlarında göreniniz var mı?
Ben henüz rastlamadım.
Gelelim genel sağlık boyutuna; Son 25 yıla dikkatle göz atacak olursak, çocuk yaşta diyaliz cihazına bağlı yaşamaya mahkum edilenler, çok küçük yaşta şeker hastalığı ile tanışan çocuklar, obez çocuklar, asabi çocuklar, 9-10 yaşında buluğ çağına girenler, çeşitli nedenlerle engelli doğanlar ve bu sayının ülke nüfusunun % 12'sine çıkması ve
benzerleri. Ve sizlerinde aklınıza gelebilen yeni hastalıklar. Hastalıkları üretenler, ilaçlarını da ihmal etmediler. Bu da madalyonun diğer karlı yüzüdür. Karbondioksitli meşrubatlardan, sakıncalı hazır gıdalara varana kadar bir çok yerde çeşitli uyarılar yazıldı, çizildi. Durumun ciddiyetini anlayabilenimiz var mı?
Bu sorunun cevabı, tüketim miktarıdır.
Şimdiki eğitim sistemimiz endüstri, tarım, genel kültür alanında yetersiz kaldığından, yeni nesiller tehlikenin farkında değildirler. Emperyalist devletler, egemen olmak istedikleri toplumun eğitimli olmasını istemezler. Onlar için önemli olan kendi halkları ve elde edeceği yeni sömürü kaynaklarıdır. Her yıl eskiyen, yaşam kaynakları azalan, küresel ısınma ile kuraklık tehlikesi yaklaşan bir dünyada, Küresel güç olan emperyalist devletlerin acımasızlığının arttığı bir dünyada, Dengelerin ve haritaların değiştirilmek istendiği bir dünyada yaşadığımızı asla unutmamalıyız.
Dünyanın en güzel coğrafyasında yaşadığımızı da asla unutmamalıyız.
Gelin bu güzelim yurdumuza hep beraber sahip çıkalım.
 
YARIN ÇOK GEÇ OLMADAN
Etiketler :

özgürlük adına yazılmış

Henuz 18 ini yeni bitirmistin, enerji ve umutla dolu hayata baslamaya hazirdin... Ne oldu?
Istemedigin bir okula girdin. Insanlari mutlu etmek, saygi kazanmak,sevilmek için... Sevmedigin bir bölümde senelerini harcadin....Ayaklarini sürüye sürüye gittin derslere... Çalismak istemedin ama yine de zorladin kendini... Güç bela bitirdin sonunda... Ne ailen, ne de arkadaslarin görmedi yaptigin fedakarligi... Alkislamadilar seni,omuzlarinin üzerine çikarmadilar, madalya takmadilar... Enerjin
çoktan tükenmeye basladi bile... Kimse bilmez nasil kendini feda ettigini... Ruhunu teslim ettigini... Gençligini tükettigini... Simdi is bulman gerek...Para kazanman, araba alman, ev alman gerek.....
Istemedigin bir ise girdin... Böyle olmasi gerekiyor diye... Sirf çevrendekiler bekliyor diye... Insanlari mutlu etmek, saygi kazanmak,sevilmek için... Sabahin köründe gidiyorsun ise...Sevmedigin insanlar ile
gününü harciyorsun... Heyecan duymadigin islerle zamanini geçiriyorsun...Yarinin gelmesinden nefret ediyorsun...Sevildigini hissettin mi peki? Ya saygi? Bitti mi insanlarin istekleri? Özgür müsün artik? Hayir hala özgür degilsin...Simdi evlenmen gerek...Öyle ya yasin geçiyor, evde mi kaldin ne? Ariyorsun etrafinda uygun birisini, artik evlenmeliyim diyorsun...Acaba gerçekten istiyor musun?Sana uygun birisini buldun iste, boyu boyuna, meslegi meslegine, parasi parana göre...Peki ya kalbin?
Dügününden bir gece önce sessizce itiraf ettin kendine, ya dogru kisi degilse? Belli ki hazir degildin bu evlilige... Evlenmek için evlendin...Insanlari mutlu etmek, saygi kazanmak, sevilmek için...Mutlu oldun mu peki? Kalbin heyecanla doldu mu? Aksam eve kosarak döndün mü? Sevildigini hissettin mi? Sevistin mi tüm varliginla? Daha evleneli bir sene dolmadi, insanlar çocuk demeye basladilar...
Istedin mi gerçekten bir çocuk sahibi olmayi? Hazir misin bir canliyi yetistirmeye? Söyle bana ne verebilirsin bu küçük insana? Hayati kendi gözlerinle hiç yasadin mi? Ne istedigini biliyor musun? Ya istemedigini?Hiç risk aldin mi? Sen hiç kendin için bir sey yaptin mi? Çocugun bir gün sorarsa Özgürlük
Nedir? Ne cevap vereceksin? Sen hiç özgürlügü yasadin mi?Evliliginde problemler yasiyorsun... Sevmedigin bir insanla cehennemi paylasiyorsun... Bosanmak fikri kafana gelip gelip gidiyor... cesaret
edemiyorsun... Insanlar ne der diyorsun... Gene kendi duygularinin üzerine bir duvar örüp baska insanlar için evliliginde kaliyorsun....Fedakarligini gören biri var mi? Yasadigin izdirabi senin gibi yasayan?
Korkularin seni hapsetmis, her geçen gün etrafina bir duvar daha örüyorsun. Sevilmeme korkusu, yalniz kalma korkusu, basarisiz olma korkusu, sayginligini yitirme korkusu ve daha neler neler... Hayatinda hiç korkmadigin bir gün oldu mu? Cesaretle atildin mi hiç, ya bilmedigin bir dünyaya girdin mi? Sevilmemeyi göze aldin mi hiç? Gülünç duruma düstün mü? Agladin mi doyasiya, insanlara aldirmadan? Aci çektin mi hiç, hani ölecegini düsünecek kadar...Ve iyilesmeyi basarabildin mi hiç?
Yas erdi kemale diyorsun, bu saatten sonra benden ne köy olur ne kilavuz. Umutlarin tükenmis, hayallerin yikilmis... Koca bir ömür baska insanlarin kontrolü altinda geçip gitmis. Alismissin artik bu
düzene, artik istesemde çikamam diyorsun... Ve gene kendin için bir seyler yapmaktan
vazgeçiyorsun...Ne olurdu istedigin okula gitseydin... Kim ne derse desin, ressam olsaydin... Müzisyen, Arkeolog, Sanatçi, Sporcu olsaydin... Hayattaki büyük adimlari ancak hazir oldugunda sen istedigin için atsaydin... Ne olurdu biraz risk alsaydin? Biraz kendine güvenseydin? Biraz kendine
inansaydin? Ne olurdu seni çepeçevre saran zincileri kirip, önünde ki duvarlari asip,kendin olabilmeyi basarsaydin? Kim ne diyebilirdi sana? Gene kimse madalya takmazdi, gene kimse alkislamazdi, gene kimse seni omuzlarinin üzerine çikarmazdi... Ama sen kendine saygi duyardin! Haydi su anda su dakika bir daha bak hayatina... Bu sefer kendin için bir seyler yap...Birak insanlar sevmesin seni, birak senin
mutsuzlugundan mutlu olmayiversinler, birak takdir etmesinler,onaylamasinlar, birak dedikodunu yapsinlar, itiraz etsinler...Hayatinda bir kere olsun bu riski al!Istedigin meslegi yap... Zevk al ürettigin isten... Uçarak git isine...Keyif al birlikte çalistigin insanlardan... Yasamini kendin SEÇ ve MUTLU OL seçtigin bu yasamdan...Istedigin insan ile istedigin zamanda evlen... Ister 20 inde ol, ister 50 inde... Senden baska kim bilir dogru insanin kim oldugunu ve dogru zamanin ne zaman oldugunu? Dinleme baskalarini... Evlenmek için hiç bir zaman geç sayilmaz... Ve hatta istiyorsan asla evlenme... Bu yasam
senin, ve izdirabini da, mutlulugunu da yasayan tek sensin....Istedigin zaman çocuk yap... Kendini hazir hissettiginde, yasama bir canli getirmek istediginde ve o çocuga verecek bir seylerin oldugunda... Ve hatta istemezsen hiç çocuk yapma...Istiyorsan baska bir sehre tasin, baska bir ülkeye, baska bir kitaya...Mecbur degilsin bu sehire tikilip kalmaya...istiyorsan yeniden okula basla, yeni bir meslek, yeni bir hayat, yeni ben diyerek kendin için yasa...
Simdi soruyorum sana...
Ne zaman kendin için bir seyler yapacaksin?
CAN DÜNDAR
Etiketler :

Mükemmel Erkek ve Mükemmel Kadın

Zamanin birinde mükemmel erkek ve mükemmel kadin karsilasmislar.
Mükemmel bir flört döneminden sonra mükemmel bir evlilik yapmislar.
Birlikte mükemmel bir hayat sürmüsler.
Bu mükemmel çift karli,firtinali bir noel aksami mükemmel arabalariyla giderken yolda donmak üzere olan bir adam görmüsler.
Mükemmel çift olduklarindan adama yardim etmek için durmuslar.
Adam meger sirtinda oyuncak çuvaliyla Noel Baba'ymis.

Mükemmel çiftimiz noel aksami çocuklarin hayallerini karartmamak için noel baba ve oyuncaklarini arabaya yüklemisler.
Oyuncaklari çocuklara dagitarak yollarina devam etmisler..
Maalesef tipi artmis, araca hakim olmak zorlasmis ve mükemmel çift ve noel baba trafik kazasi geçirmisler.

kazada bunlardan yanlizca biri kurtulmus.

soru:kim kurtulmus?
cevap aşağıda





















































Yanıt:

Mükemmel kadin kurtulmus..
Herseyden önce mükemmel kadin gerçekten vardir...
Herkes bilir ki noel baba ve mükemmel erkek diye birisi yoktur...

Kadinlar burada okumayi biraksinlar, onlar için yazının sonu burası!

**** erkekler aşağıya baksınlar...






























































Eger mükemmel adam ve noel baba yoksa,
arabayi mutlaka mükemmel kadin kullaniyordur.
Bu bize kazanin nedenini ve en mükemmel kadının bile
araba kullanmak gibi bazı konularda pekte mükemmel olmadığını açiklar....

**** erkekler aşağıya baksınlar...
























































Şimdi eğer bir kadinsaniz ve hala bunu
okuyorsaniz, buda baska bir noktayi açiga kavusturur:
'Kadinlar hiç bir zaman söz dinlemezler...'

Etiketler :

Bilinmesi Gerekilen Bilgiler‏

-Bir yılan 3 yıl uyuyabilir.
-Bal bozulmayan tek gıdadır.
-Ördeğin sesi yankı yapmaz.
-Denizyıldızlarının beyni yoktur.
-Üzüm mikrodalga fırında patlar.
-İnsan yılda en az 1460 rüya görür.
-İçtiğimiz sular 3 milyar yaşındadır.
-Karınca iki hafta su altında yaşayabilir.
-İnsan kalbi dakikada 60-80 defa çarpar.
-Parmak izi gibi herkesin dil izi de farklıdır.
-”Pi” sayısının bir milyarıncı rakamı 9′dur.
-Dünyada insanlardan daha çok tavuk var.
-Venüs saat yönünde dönen tek gezegendir.
-İnsanın kalça kemiği betondan daha sağlamdır.
-Hiçbir kağıt 7 defadan fazla 2′ye katlanamaz.
-Türkiye’de Mehmet adında 1 milyon 229 kişi var.
-Sabahları elma kahveden daha fazla uykunuzu açar.
-Yerçekimsiz ortamda mum alevi küre şeklinde olur.
-El tırnakları ayak tırnaklarından 4 kat daha hızlı uzar.
-Otomobil sayısı insan sayısından 3 kat daha hızlı artıyor.
-Doğum gününüzü en az 9 milyon kişiyle paylaşıyorsunuz.
-Bir bardak sıcak su, buzdolabında soğuk sudan daha çabuk donar.
-Günde 24 saat sayı saysanız, 1 trilyona ulaşmanız 31 bin 688 yıl alır.
-Dünyada bir yılda gerçek paradan daha fazla Monopol parası basılıyor.
-Eksi 90 derecede nefesimiz, havanın ortasında donar ve düşer.
-Vücudumuzdaki tüm damarları uç uca ekleseniz 19 bin 200 kilometre eder.
-Çin’de İngilizce konuşan kişi sayısı Amerika’dan daha fazladır.
-Elma, soğan ve patatesin tadı aynıdır. Fark sadece tamamen
kokularından kaynaklanır. Aslında hepsi tatlıdır.
-13 rakamının uğursuz olarak bilinmesi nedeniyle ABD’de birçok otelde 13.katta oda bulunmaz.
-En uzun boylu insan 1940 yılında ölen 2,72 metre boyunda ABD’li R.P. Wadlow olmuştur.
-Kibrit kutusu büyüklüğündeki altın külçesi yufka gibi açılarak
bir tenis kortu büyüklüğüne kadar yırtılmadan uzatılabilir.
-Einstein 9 yaşından sonra akıcı konuşmaya başladı. Aile onda
zihin geriliği olduğunu bile düşündü.
-İnsan daha çok oksijen alabilmek ve vücudundaki karbon gazını boşaltmak için esner.
-İnsan bir günde 28-33 bin litre hava, 500 -700 litre oksijen, 2 kilogram yiyecek tüketir.
-Dünyanın en hızlı kuşu Boğazlı Kırlangıç’tır. 3 saniye süreyle saatte 128 km. sürate ulaşmıştır.
-Michel Jordan bir yılda Nike’den Nike’ın Malezya fabrikası personelinin hepsinden fazla para kazanıyor.
-ABD, Ohio’da lisans olmadan fare yakalamak yasaktır.
-Eğer aynı zamanda aksırır, hıçkırır ve gaz çıkarırsanız, patlarsınız.
-Aşıkken beynimiz “phenylethylamine” üretir. Bu kalp atışınızı hızlandırır ve sizi mutlu yapar. Bu kimyasal madde çikolatada da vardır.
-Uzayda yerçekimi olmadığı için astronotlar ağlayamaz. Çünkü gözyaşı aşağı düşmez.
-Birinci Dünya Savaşında Fransa ülkedeki tüm taksileri devraldı ve askerler cepheye bu taksilerle taşındı.
-1994 Dünya Kupası’nda, Bulgaristan futbol takımının 11 oyuncusunun hepsinin isminin sonu “OV” ile bitiyordu.
-Sivrisinek kovucu spreyler sinekleri kovmaz, sizi gizler. Sivrisineğin alıcılarını bloke ederek sizin orada olduğunuzu anlamalarını engeller.
-Kahve sarhoş bir insanın ayılmasına yardımcı olmaz. Hatta çoğu zaman alkolün etkisinin artmasına yol açar.
-Kereviz yerken harcanan kalori,kerevizin içindeki kaloriden daha fazladır.
-Bir pire, kendi büyüklüğünün 150 kat yüksekliğine zıplayabilir. Bu oranı tutturmak için insanın yaklaşık 30 metre zıplaması gereklidir.
-Klinik ölüm sonrası insan 5 dakika içinde hayata geri getirilebilir. 5 dakika sonra beyin hücreleri ölmeye başlar, ama yine de bu süreyi 5 dakika daha uzatmak mümkündür.
-İnsan uzun süre bir böbrek ve bir akciğerle, midesiz, dalaksız yaşayabilir, ama karaciğersiz bir dakika bile yaşayamaz.
-Bir kilo limonda bir kilo çilekten daha fazla şeker vardır.
VE SON OLARAKTA LIGHT KOLAYA MENTOS ATTIĞINIZ ZAMAN PATLAMA MEYDANA GELİYOR